Whatsapp

Metabolik Sendrom

Anasayfa » Blog » Metabolik Sendrom

Günümüzde görülme sıklığı her geçen gün artan metabolik sendrom, kişinin gelecekteki sağlığı ciddi derecede olumsuz yönde etkileyebiliyor. Metabolik sendrom, tedavi edilmemesi halinde; diyabet, kalp hastalığı ve inme gibi ciddi sonuçlara sebep olabilen hastalıklara temel hazırlıyor. Sendrom X veya insülin direnci sendromu olarak da adlandırılan metabolik sendrom temelinde 5 risk faktör grubu bulunur. Risk faktörlerinin kontrol altına alınması veya ilerlemesinin önlenmesi ile metabolik sendromun etkileri yok edilip azaltılabilir. Metabolik sendromun etkilerinden korunmak için metabolik sendromun ne olduğunun bilinmesi ve buna yönelik önlemler alınması gerekir. Yaşamsal değişiklikler, gerekli durumlarda doktor kontrolünde uygulanan ilaç tedavileri ile metabolik sendromun etkilerinden korunmak mümkün olabilir.

Metabolik Sendrom Nedir?

Metabolik sendrom, kalp krizi, felç ve diyabet gibi hastalıkların gerçekleşme ihtimalini arttıran risk faktörlerinin bir arada bulunmasıdır. 5 temel risk faktörü etrafında şekillenen metabolik sendrom ciddiye alınması gereken yaşamsal tehlike oluşturabilecek ciddi bir başlıktır. 5 temel risk faktöründen birinin bulundurulması metabolik sendrom anlamı taşımaz iken, beş durumdan üçüne sahip bireyler metabolik sendrom problemiyle karşı karşıyadır.

Kan parametrelerinde meydana gelen değişimler, tansiyon dengesizlikleri ve bölgesel kilo artışı gibi değişimler metabolik sendrom riskleri arasındadır. Beş risk faktörü şu şekilde sıralanabilir:

  • Yüksek tansiyon
  • Yüksek kan şekeri
  • Bel çevresinde yağlanma
  • Yüksek trigliserit seviyeleri
  • Düşük HDL (iyi kolesterol) kolesterol seviyeleri

Yaş, genetik faktörler, hareketsiz yaşam, beslenme şekli ve polikistik over gibi hormonsal dengeyi etkileyen hastalıklar metabolik sendrom görülmesini etkiler. Bahsedilen risk faktörlerine sahip olmak gelecekteki sağlığı olumsuz yönde etkileyebileceğinden kontrol altına alınması gerekir. Metabolik sendrom dünya genelinde yaygın olup beraberinde çeşitli belirtiler açığa çıkarır.

  Kolera Nedir?

Metabolik Sendrom Belirtileri Nelerdir?

Metabolik sendrom belirtileri spesifik bir semptom açığa çıkarmayabilir. Genellikle farklı bir hastalığa bağlı olarak genel tarama veya düzenli check up yaptıran kişilerin tetkik sonuçları ile açığa çıkar. Ancak bazı durumlar metabolik sendroma sahip olabilme ihtimalini düşündürebilir. Örneğin; bel çevresinde ciddi bir büyüme ve elma şeklinde bir vücut yapısı metabolik sendromu işaret eden bir belirti olabilir. Kan şekerinde yükselmeye bağlı olarak sürekli susama, bulanık görme, baş ağrısı veya kronik yorgunluk gibi semptomlar oluşabilir. Bu semptomlar genellikle diyabet ile gelişen semptomlar olup metabolik sendromun ciddi seviyelerde olduğunu gösterebilir.

Metabolik sendromun ilerlemesinin önüne geçmek için metabolik sendrom risklerinden bir tanesine sahip olunması halinde diğerlerine yönelik tetkik yapılması için mutlaka doktora danışılmalıdır. Doktorunuzun uygun görmesi halinde tetkikler yapılarak çıkan sonuçlara göre tedavi planlaması yapılmalıdır.

Metabolik Sendrom Tanı Kriterleri Nelerdir?

Metabolik sendromu teşhis etmek üzere çeşitli tanı kriterleri bulunur. Doktor tarafından uygulanacak olan bu testlerin sonuçları metabolik sendrom risklerinden kaçına sahip olunduğunu açığa çıkarır. Bu noktada kan tarama testleri ve fiziksel muayene yöntemlerine başvurulur.

Öncelikle doktor hastanın bel çevresini bir mezura aracılığı ile ölçer. Kadınlarda bel çevresinin 88 santimden fazla olması erkeklerde ise 102 santimden fazla olması kişilerin metabolik sendrom risklerinden birine sahip olduğunu gösterir. Yapılan kan testleriyle trigliserit seviyesinin 150 mg/dl’den yüksek tespit edilmesi bir diğer risk faktörünün de olduğunu gösterir. HDL seviyelerinin kadınlarda 50 erkeklerde ise 40 mg/dl’nin altında olması ve açlık kan şekerinin 125 mg/dl üzerinde olması diğer taranan kan değerleridir. Hipertansiyon seviyesi tespit edilmesi de tanı kriterleri arasında yer alır. Tansiyon seviyesinin 135/90 mmHg’dan yüksek olması halinde kişiye hipertansiyon hastası teşhisi konur. Bu bahsedilen tanı kriterlerinden 3 veya fazlasına sahip olunması kişinin metabolik sendroma sahip olduğunu gösterir. Metabolik sendromun önlenememesi halinde çeşitli kalp hastalıkları ve diyabet riski yüksek derecede artar.

  Beslenme Alışkanlıklarınızı Değiştirmeniz İçin 5 Neden

Metabolik Sendrom Tedavisi Nasıl Yapılır?

Metabolik sendromun en etkili tedavisi yaşamsal değişiklikler yapılmasıdır. Kişilerin beslenme düzenini ve şeklini değiştirmesi, egzersiz yapması ve düzenli uyku alışkanlığı benimsemesi büyük önem taşır. Yaşam şeklinde sağlıklı yönde yapılacak uzun vadeli değişiklikler metabolik sendromu geride bırakmak ve tekrar gelişmesini önlemek için en etkili yöntemdir

Hastanın günlük hayatına düzenli egzersiz eklemesi HDL seviyelerinin yükselmesi için oldukça önemlidir. Kolesterol seviyelerinin sağlıklı noktaya gelmesinin yanı sıra düzenli egzersiz ile kilo verme kolaylaşacağından bel çevresinde biriken yağlardan da kurtulmak mümkün hale gelir.

Uyku düzeni ise hem gün içerisindeki beslenme düzenini sağlamada hem de vücudun yenilenmesinde büyük bir role sahiptir. Gece karanlıkta uyuyup aydınlık ile uyanmak vücudun kendiliğinden geliştirdiği bir düzen olup bu düzenden olabildiğince çıkılmamalıdır. Bu sayede hormonsal salınımlar doğru şekilde gerçekleşmeye devam eder ve beden sağlığını korur.

Bahsedilen yaşamsal değişikliklerin yanı sıra ihtiyaç duyulması halinde ilaç tedavisi de uygulanabilir. İlaçların düzenli kullanılması ve metabolik sendrom kapsamında belirlenen rutin muayenelerin ihmal edilmemesi gerekir. Metabolik sendrom önlenmesi gereken ve gerekli müdahaleler ile önlenebilen bir durumdur. Ancak yaşamsal değişikliklerin kısa vadeli olması ve ilaçların doktorun önermemesine rağmen bırakılması halinde tekrar duyabilir. Bundan dolayı, uygulanacak olan tedavinin kalıcı olması için sağlıklı bir hayata geçiş yapılması gerekir.

Metabolik Sendrom Beslenme Tedavisi Nasıl Yapılmalı?

Metabolik sendromun tedavisinde en etkili yöntem beslenme şeklinde değişiklikler yapılmasıdır. Kişinin metabolik sendroma yönelik sahip olduğu risk faktörlerine göre bazı durumlarda ilaç tedavilerine başvurulsa da ilaç tedavisinin yanında da mutlaka beslenme tedavisi yapılır. Bu noktada ilk adım hastanın sağlıklı beslenme alışkanlıklarını benimsemesi üzerine atılır. Rafine şeker içeren paketlenmiş gıdalardan uzak durulması, alkol tüketiminden kaçınmak, besin tercihini fastfood gıdalar yerine sağlıklı gıdalardan yana kullanmak, hayvansal katı yağlar yerine bitkisel yağlar tercih etmek, günlük tüketilen posa miktarına dikkat etmek gibi beslenme değişiklikleri ilk sırada yer alır.

  Alkali Diyeti

Metabolik sendroma yönelik yapılacak diyette karbonhidrat kaynaklarına da son derece dikkat edilmelidir. Günlük tüketilen karbonhidrat miktarı sınırlandırılmalıdır. Basit karbonhidrat olarak düşünülen beyaz undan yapılan ekmek, makarna, kek, kurabiye ve akla gelen diğer şeylerin tüketiminden kaçınılmalıdır. Bunun yerine tam buğday, karabuğday, çavdar, yulaf gibi kompleks karbonhidrat kaynaklarına yönelinmelidir. Günlük beslenmeye taze sebze ve meyve tüketimi eklenmelidir. Sebze ve meyveler vücudun ihtiyaç duyduğu vitamin ve minerallere sahiptir. Vitamin ve minerallerden eksik kalan bir vücut gerekli metabolik işlevleri gerçekleştiremeyebilir. Bundan dolayı mevsimsel sebze ve meyvelerin beslenmedeki çeşitliliğine özen gösterilmelidir.

Günlük hayatta tüketilen protein kaynaklarına da dikkat edilmelidir. Proteinin sadece hayvansal kaynaklardan alınıyor olması yine kolesterol seviyelerinde istenmeyen değişiklikler olmasına neden olabilir. Günlük alınması gereken protein miktarı kişiye özel hesaplanmalı ve bitkisel kaynaklara da yer verilmelidir. Bitkisel protein kaynağı olarak kurubaklagiller ve yulaf ön sırada yer alır. Günlük beslenmeye çeşitli kuru baklagillerin eklenmesi ile günlük ihtiyaç duyulan proteinin bir kısmı bitkilerden elde edilebilir. Böylece daha sağlıklı bir beslenme düzeni sağlanır.

Su tüketimi ihmal edilmemelidir. Kişiye özel en doğru beslenmenin planlanması ve beslenmede yapılan değişikliklere kolay bir şekilde adapte olunabilmesi için diyetisyen desteği alınması önerilir. Beslenmede yapılacak olan değişimler iyileşene kadar olacağı şekilde düşünülmemeli, hayatın bir parçası haline getirilmelidir.

 

Mücteba Gündüz

İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Genel Cerrahi AD

Yazı Sayısı: 343

Profili Gör
Mücteba Gündüz
Mücteba Gündüz

İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Genel Cerrahi AD

Articles: 343

Bizimle İletişime Geçin!

Sizlere daha fazla bilgi verebilmek için bizimle iletişime geçin.

Teşvikiye Mh. Sezai Selek Sk.

Tayman Ap. No:16 D:7 Şişli,İstanbul,TR