Lökosit Nedir? Lökasit Yüksekliği Belirtileri
Lökositler beş farklı türde bulunan, vücudun bağışıklık yanıtı üretmesi ve yabancı maddelere karşı savunma gerçekleştirebilmesi üzerine çalışan bileşenlerdir. İdeal sayıda vücutta yer alması gereken bu bileşenler bağışıklık sistemi için kritik bir öneme sahiptir. Ancak bazı nedenler neticesinde lökosit değerlerinde yükseliş meydana gelebilir. Lökosit değerlerinde yükseliş ise vücutta çeşitli belirtiler açığa çıkmasına neden olabilir. Belirtilerin günlük yaşam kalitesini olumsuz yönde etkilemesini veya ciddi sağlık problemlerine yol açması önlemek adına tıbbi destek alınması gerekebilir.
Lökosit Nedir?
Lökositler (LEU) veya diğer adıyla beyaz kan hücreleri, bağışıklık sisteminde önemli rollere sahip bileşenlerdir. Kanın önemli bir parçası olan lökositler mikroskop altında incelendiğinde beyaz renkte görünürler. Vücudu enfeksiyonlardan ve yabancı maddelerden korumada görev alan lökositler herhangi bir bakteri, virüs, zehirli toksinler veya mantar gibi antijenleri tanıyarak vücutta bulunan zararlı bileşenleri yok etmeye yönelik çalışır. Olumsuz bir sağlık koşulunda vücuttaki lökosit sayısı artar ver lökositler hedef bölgeye ulaşmak üzere damardan ayrılır. Bulundukları bölge ve sergiledikleri performanslara göre lökositler 5 farklı tipte incelenir.
Nötrofiller: vücutta enfeksiyon gelişmesi halinde enfeksiyonlara karşı ilk tepki gerçekleştiren lökosit nötrofillerdir. Nötrofiller yabancı organizmalarla savaşmak adına kimyasal enzimlerin salınımını uyarır.
Lenfositler: lenfositler kemik iliği tarafından üretilir ve lenf dokusu ve kemik iliğinde yer alır. B ve T hücrelerine dönüşen lenfositler vücutta bademcik, dalak, bağırsak ve lenf bezleri gibi dokulara yayılır. Yabancı organizmalara karşı mücadele veren lenfokin kimyasallarının salgılanmasında görev alan lenfositler bağışıklık hücrelerini uyararak yabancı maddelere karşı vücudu korur.
Monositler ve makrofajlar: alyuvarlarda bulunan monositler kemik iliği tarafından üretilir ve üretimleri ardından kana karışır. Dolaşım sisteminde dolaşmaları ardından dokulara ulaşan monosit yapılarına makrofaj denir. Enfeksiyona neden olabilecek dokulara karşı reaksiyon geliştiren makrofajlar ölü hücrelerini de temizlenmesini sağlar.
Eozinofiller: vücutta gelişen yangısal ve alerjik reaksiyonları sebep olan parazitlerin parçalanmasında görev alır.
Bazofiller: en az sayıda bulunan lökosit türüdür. Alerjik reaksiyonlarda devreye giren bazofiller histamin salgılayarak vücudun immünoglobulin E üretmesine görev alırlar.
Lökositlerin Temel Görevleri Nelerdir?
Lökositlerin temel görevleri vücudu enfeksiyonlara ve yabancı maddelere karşı korumak olarak tanımlanır. Bağışıklık sisteminin genel işleyişine katkı sağlayan bu bileşenlerin doku onarımına yardımcı olduğu da bilinir. Lökosit görevleri aşağıdaki şekilde sıralanabilir.
- Enfeksiyonlarla savaşmak
- Bağışıklık yanıtı üretmek
- İltihap oluşumuna katkıda bulunarak zarar görmüş hücrelerin temizlenmesini sağlamak
- İyileşme sürecini başlatmak
- Doku onarımı
- Bağışıklık belleğinin oluşturulması
Lökosit Yüksekliği Nedir?
Lökosit yüksekliği “lökositoz” olarak adlandırılan, kan dolaşımındaki lökosit seviyelerinin normal değerlerin üzerinde olduğu durumu ifade eder. Normal sağlıklı bir bireyde bir mikrolitre kan içinde belirli miktarda lökosit sayısı bulunması gerekir. Lökositozda bu seviyeye yükselir ve beraberinde çeşitli reaksiyonlar açığa çıkabilir. Vücudun yabancı maddeler ile savaşma sırasında açığa çıkardığı reaksiyonlar gerekli veya gereksiz durumlarda açığa çıkmaya başlayabilir. Bu durumun beraberinde; enfeksiyonlar, inflamasyon, doku hasarı veya stres gibi sağlık problemleri gelişebilir.
Lökosit yüksekliği genellikle vücudun bir enfeksiyona karşı bağışıklık sistemi tarafından verilen bir tepkinin bir sonucu olarak ortaya çıkar. Ancak lökositoz, sadece enfeksiyonlarla sınırlı olmayabilir ve farklı nedenlere bağlı olarak da görülebilir. Lökosit yüksekliği, vücutta bir sorun olduğunu gösterebileceği için tıbbi bir değerlendirme gerektirir ve altta yatan nedenin belirlenmesi ve tedavi edilmesi önemlidir.
Lökosit Yüksekliği Neden Olur?
Lökosit değerlerinde yükseliş çeşitli nedenler sonucu görülebilir. Bakteri, virüs veya mantar enfeksiyonları sonucu vücudun bağışıklık sisteminin aktive olması ve bununla beraber lökosit sayısının artması lökositoza neden olabilir. Yaralanma, cerrahi müdahaleler veya kronik inflamatuar hastalıkları gibi durumlar sonucu da vücuttaki lökosit miktarı artabilir. Dokuların zarar görmesi veya iltihaplanması halinde vücut onarımına yardımcı olmak için sayısı artan lökositler ihtiyaç duyulandan daha fazla artabilir ve lökosit yüksekliği görülebilir.
Şiddetli fiziksel stres veya aşırı egzersiz geçici bir lökositoza yol açabilir. Kullanılan bazı ilaçlar veya lösemi ve miyeloproliferatif hastalıklar nedeniyle de lökosit seviyelerinde yükselme olabilir.
Enfeksiyonlar ve Lökosit Yüksekliği Arasındaki İlişki Nedir?
Vücudun bağışıklık sisteminin enfeksiyonlara yanıt verme mekanizması nedeniyle enfeksiyonlar ve lökosit yüksekliği arasında bir ilişki söz konusudur. Bakteri virüs veya mantar gibi vücuda giren patojen mikroorganizmalar vücutta enfeksiyon gelişmesine neden olur. Bu patojenlere karşı savunma gerçekleştiren bağışıklık sisteminin aktive olması ve gerekli adımları atabilmesi için ise lökosit sayılarında yükselişe ihtiyaç vardır. Vücuda giren patojenlerin tespit edilmesinde ve bağışıklık sisteminin bu patojenlere yanıt vermesinde lökositler büyük bir öneme sahiptir. Patojenlerin tespit edilmesi ardından gelişen kimyasal sinyaller ile lökositler enfeksiyonun bulunduğu bölgeye doğru göç ederler. Vücuttaki patojenleri yutarak yok etmek üzere çalışan lökositler fagositoz gerçekleştirerek enfeksiyonun vücuda yayılmasını önleme üzere çalışırlar.
Enfeksiyon bölgesinde bağışıklık sisteminin aktive olması ve beraberinde inflamasyon gelişmesi halinde de lökositler daha fazla üretilir. Tüm bahsedilen durumlar neticesinde vücutta lökositoz açığa çıkabilir.
Lökosit Yüksekliğinin Yaygın Görüldüğü Yaş Aralığı Nedir?
Lökosit yüksekliği yaşla ilişkili bir durum değildir ve her yaşta açığa çıkabilen bir durumdur. Vücutta gelişen bir enfeksiyon, iltihap, doku hasarı veya farklı bir sağlık problemi sonucunda açığa çıkan yükseklik her cinsiyette ve her yaş aralığında görülebilir. Ancak bazı durumlar neticesinde yaşlı yetişkinlerde lökositoz riski artabilir. Yaşlanmayla beraber bağışıklık sisteminin zayıflaması vücudun enfeksiyonlara karşı daha hassas hale gelmesiyle sonuçlanabilir. Ayrıca yaşlılık döneminde kronik hastalık sayısı arttığından veya ilaç kullanımı yoğunlaşabileceğinden yine lökositoz gelişme riski artabilir.
Lökosit Yüksekliği Belirtileri Nelerdir?
Lökositoz nedeniyle açığa çıkan belirtiler altta yatan ana nedene göre farklılık gösterebilir. Lökositoz genellikle bir semptom veya hastalığın belirtisi olarak kendini gösterebilir ve spesifik olarak belirtilere sahip değildir. Lökositoz sonucu gelişebilecek sağlık problemleri aşağıdaki gibi sıralanabilir.
- Enfeksiyon gelişimi
- İltihaplanma
- Ciltte şişlik veya morarma
- Bağışıklık sistemi bozuklukları
- Artan ilaç yan etkileri
Lökosit Yüksekliği Teşhisi Nasıl Konulur?
Vücutta enfeksiyon gelişmesi, yaralanma veya iltihaplanma oluşması halinde bir sağlık kuruluşuna danışılması önerilir. Bu tür durumlar beraberinde genellikle lökosit yüksekliğini getirir. Doktor tarafından gerçekleştirilecek olan klinik muayene sırasında doktor hastanın semptomlarını anlamak ve tıbbi geçmişini öğrenmek üzere sorular yöneltir. Fiziki muayene sırasında açığa çıkan şişlik, ağrı veya hassasiyet gibi semptomların şiddetini değerlendirir. Ardından tam kan sayımı yapılması üzere hastayı laboratuvar birimine yönlendirilir. Burada yapılacak olan kan tahlili ile lökosit yüksekliği teşhis edilebilir. Lökositoz teşhisi ardından bu duruma neden olan temel neden araştırılır. Bir enfeksiyon sonucu gelişmesi halinde enfeksiyon türünü ve kaynağını araştırmak üzere farklı kan tahlillerine veya görüntüleme tekniklerine başvurulabilir. Daha ciddi bir sağlık durumundan şüphelenilmesi halinde ise biyopsi gibi ek testler uygulanabilir. Yapılan tüm tetkiklerin ardından elde edilen bulgulara göre lökositoz teşhisi konulabilir ve uygun tedavi planlaması yapılabilir.
Lökosit Yüksekliği ve Bağışıklık Sistemi Arasındaki İlişki Nedir?
Lökosit yüksekliği ve bağışıklık sistemi arasında yakın bir ilişki bulunur. Lökositler, bağışıklık sisteminde görev alan önemli bileşenlerdir. Bağışıklık sisteminin işleyişine katkıda bulunan bu hücreler enfeksiyonlara ve diğer bağışıklık sorunlarına yanıt vermede görev alırlar. Lökositoz gelişmesi halinde oluşan yanıklarda farklılaşmalar meydana gelebilir. Lökositoz durumunda bağışıklık yanıtı oluşturulur ve patojenleri zararsız hale getirmeye yönelik fizyolojik reaksiyonlar gerçekleşir. Bağışıklık sistemi, vücudun iltihaplanma yanıtını başlatır ve vücudun yabancı maddelerden temizlenmesi sağlanır. İltihaplanma sırasında lökositler bölgeye göç eder ve enfekte hücrelerin yok edilmesi üzerine çalışırlar.
Lökositler, bağışıklık belleği oluşmasını sağlayarak gelecekte aynı patojenlerle karşılaşılması halinde vücudun hızlı ve etkili bir yanıt oluşturabilmesini desteklerler.
Tüm bu bilgiler ile lökositlerin vücudu enfeksiyonlara ve yabancı maddelere karşı koruduğu sonucuna varılabilir. Lökosit yüksekliği ise vücutta gelişen bir sağlık problemi neticesinde açığa çıkan bir durum olarak düşünülebilir.
Lökosit Yüksekliği Tedavisi Nasıl Yapılır?
Lökosit yüksekliği genellikle vücutta gelişen bir sağlık probleminin sonucunda açığa çıkar. Altta yatan ana nedenin bulunmasıyla hastalara yönelik bir tedavi planlaması yapılması gerekir. Örneğin vücutta bir enfeksiyon durumun neticesinde lökositoz açığa çıkıyorsa enfeksiyonu oluşturan bileşene göre tedavi planlanır. Bu tür durumlarda semptomları azaltmaya yönelik ilaçlara başvurulabileceği gibi bakteriyel bir enfeksiyon var ise antibiyotiklerden faydalanılabilir.
Kanserli doku tespit edilmesi halinde cerrahi prosedürleri veya kemoterapi gibi yoğun ilaç tedavilerine başvurulabilir. Stres nedeniyle gelişen durumlarda ise hastaların psikolojik destek alarak stres yönetimlerini geliştirilmesi önerilebilir.
Lökosit Yüksekliği ve Stres Arasındaki İlişki Nedir?
Lökosit yüksekliği ve stres arasındaki ilişki karmaşık bir konudur ve stresin vücut üzerinde birçok farklı etkisi olabilir. Stres, akut veya kronik olarak vücutta birçok fizyolojik ve biyokimyasal değişikliklere neden olabilir. Ancak, stresin doğrudan lökositoza (lökosit yüksekliği) neden olduğu bir mekanizma yoktur. Bununla birlikte, stresin bağışıklık sistemi üzerindeki etkileri nedeniyle stres, bazı durumlarda lökositoza yol açabilir veya lökositozu tetikleyebilir.
Kronik stres, vücutta sürekli bir düşük dereceli iltihap oluşturabilir. Bu iltihap, bağışıklık sisteminin aktivasyonunu artırabilir ve bu da lökositoza yol açabilir. Farklı bir noktada ise stres, bağışıklık sistemi üzerinde olumsuz etkilere yol açabilir ve bağışıklık sisteminin yanıtını değiştirebilir. Bu, enfeksiyonlara karşı daha savunmasız hale gelmeye neden olabilir veya bağışıklık sisteminin aşırı reaksiyonlara neden olabileceği otoimmün hastalıkları tetikleyebilir.
Stres, beyaz kan hücrelerinin dolaşım hızını artırabilir ve bu da kısa vadeli bir lökositoza yol açabilir. Bu, vücudun potansiyel bir tehlikeye karşı hızlı bir bağışıklık yanıtı hazırladığını gösterebilir.
Ancak stres ve lökositler arasındaki bu ilişkileri genelleyebilmek henüz mümkün değildir.
Lökosit Yüksekliğini Önlemek İçin Dikkat Edilmesi Gerekenler Nelerdir?
Lökosit yüksekliğini önlemek adına bu yüksekliğe neden olan ana başlığın bilinmesi gerekir. Ancak genel olarak alınacak olan bazı önlemler ile lökosit yüksekliğine karşı önlem alınabilmesi mümkün olabilir. Öncelikle iyi hijyen uygulamaları ile enfeksiyonlardan korunma desteklenebilir. El yıkama gibi temel hijyen kuralları ile bakteriyel veya viral enfeksiyonlara yakalanma riski azaltılabilir. Böylece enfeksiyon gelişme riski azalacağından lökosit değerlerinin de ideal seviyelerde kalması sağlanabilir.
Dengeli ve sağlıklı bir diyet sürdürmek, bağışıklık sisteminin güçlendirilmesine yardımcı olabilir. Taze meyve, sebze, tam tahıllı yiyecekler ve protein kaynaklarına yer vermek önemlidir. Düzenli egzersiz yapmak ise bağışıklık sisteminin fonksiyonunu artırabilir ve yine lökosit değerlerinin ideal seviyelerde olmasını destekleyebilir.
Sigara içmek ve aşırı alkol tüketmek, bağışıklık sistemi üzerinde olumsuz etkilere neden olabilir. Bu alışkanlıkları sınırlamak veya bırakmak, bağışıklık sistemi sağlığını korumaya yardımcı olabilir.
Son olarak düzenli sağlık kontrollerine gitmek potansiyel sağlık problemlerini önleyebilmek adına önemlidir. Böylece vücutta lökositoz gelişimine gerek kalmadan potansiyel hastalık erken tedavi ile tedavi edilebilir.
Lökosit Yüksekliği ve Beslenme Alışkanlıkları Arasındaki Etkileşim Nedir?
Sağlıklı beslenme ile bağışıklık sistemi yakından ilişkilidir. Besinlerden ihtiyaç duyulan kadar vitamin ve mineral alınması bağışıklık sisteminin verimli bir şekilde çalışmasını destekler. İhtiyaç duyulan kadar protein alınması ile hücre yenilenmesi desteklenebilir ve hücre onarımı gerçekleşebilir. Sağlıklı gıdalardan zengin dengeli bir beslenme planı bağışıklık sistemine ek olarak sindirim sistemini de olumlu yönde etkileyerek bağırsak sağlığını da iyileştirebilir. Böylece bağırsak sağlığı ve bağışıklık sisteminin birbirini desteklemesi sağlanabilir. Rafine şeker içeriği yüksek, trans yağ içeren gıdaları tüketmek veya basit karbonhidratlardan zengin bir beslenme planı uygulamak ise vücuttaki birçok sistemi olumsuz yönde etkileyerek bağışıklık yanıtının etkisini azaltabilir. Sağlıksız beslenmeyle gelişebilen obezite vücuttaki stres faktörünü artırarak ihtiyaç duyulan bağışıklık yanıtının verilmesini önleyebilir. Tüm bu nedenler doğrultusunda ideal lökosit seviyelerine sahip olabilmek adına beslenmeye dikkat edilmesi gerekir.
Bizimle İletişime Geçin!
Sizlere daha fazla bilgi verebilmek için bizimle iletişime geçin.
Teşvikiye Mh. Sezai Selek Sk.
Tayman Ap. No:16 D:7 Şişli,İstanbul,TR