Diyet Hataları
Diyet Hataları
Diyet yaparken kişiler hızlı bir şekilde hedefe ulaşmaya odaklanarak farklı diyet programları uygular veya uzun süreli aç kalacak şekilde beslenirler. Kişiler başlangıç için hızlı kilo kaybetse de bir süre sonra bu kilo vermenin durduğu görülür veya kaybedilen kilo istenilen gibi yağdan verilmemiştir. Diyetin bırakılmasıyla ise verilen kilonun hepsi veya fazlası tekrar alınır. Bu noktada nerede hata yapıldığı sorgusu başlamaktadır. Diyet süreci kişiye özel hazırlanması gereken bir süreçtir. Kulaktan dolma bilgiler veya internette yayınlanan genel diyet listeleri, diyet sürecinde hata yapmaya neden olabilmektedir. Diyet hatalarından uzak kalarak bir diyet süreci uygulamak hem daha sağlıklı bir şekilde kilo verilmesini hem de verilen kiloların kolayca geri alınmamasını destekler.
Diyet Yaparken En Sık Yapılan Hatalar Nelerdir?
İnternet üzerinde birçok farklı diyet modeli bulunmaktadır. Bazı diyetler üzerinde yazan “şok diyet” başlığı kişilerin ilgisini çekmektedir. Kısa süre içerisinde yüksek kilolar verildiğini iddia eden bu diyet programları genellikle son derece düşük kalorili diyetlerdir. Bir diğer nokta da ise bu diyetlerin tek tip beslenmeye dayalı olduğu görülebilmektedir. Kabak gibi belirli bir besin üstüne kurulmuş bu diyet programları kişilerin kısa süre içerisinde kilo vermesini sağlamaktadır. Birinin gösterdiği anlık başarı ise bir diğer kişiye aktarılmakta ve bu tür diyetler her geçen gün popülerleşmektedir. Ancak bu noktada yapılan çeşitli yanlışlar bulunur.
- Besin çeşitliliği: Bir diyet programında besin çeşitliliği bulunmalıdır. Tek tip beslenme bir süre sonra vücutta vitamin ve mineral eksikliklerine yol açabilir. Özellikle, verilmesi gereken kilo yüksek bir hedef ise uzun süreli bu tür bir program izlemek bağırsak sağlığını da olumsuz yönde etkilemektedir. Her türlü sebze ve meyveye beslenmede yer vermek, yeteri kadar bitkisel ve hayvansal kaynaklardan protein almak, bitkisel yağlara günlük beslenmede yer vermek oldukça önemlidir.
- Düşük kalorili diyetler: Hızlı bir şekilde zayıflayabilmek için kişiler düşük kalorili diyetlere yönelmektedir. Vücudun günlük ihtiyaçlarını karşılayabilmesi ve yaşam faaliyetlerini sürdürebilmesi için belirli bir miktarda kaloriye ihtiyacı vardır. Bu enerjiye “bazal metabolizma hızı” denilmektedir. Kişinin BMH altına düşmesi halinde metabolizma hızı yavaşlamaya geçer. Vücut açlık moduna girerek tükettiği her besini depolama eğilimi gösterir. Bu durum ciddi bir durum olup kişilerde başta kas kayıpları olmak üzere çeşitli sağlık problemlerine neden olabilir. Yeteri kadar kalori alınması diyetin altın kuralıdır.
BMH altına düşülmüyor olsa bile direkt olarak düşük kalorili bir diyet uygulamak da benzer etki yaratmaktadır. Başlangıçta hızlı kilo verilse de bu kilo vermenin bir süre sonra durduğu ve kilo artışının oluştuğu görülebilmektedir. Diyet sürecinde kalori kısıtlamasına gitmek bir merdiven gibi düşünülmektedir. Direkt bir kısıtlama yapılması yerine azar azar kısıtlamalara gitmek daha sağlıklı bir diyet süreci yürütülmesini desteklemektedir.
- Karbonhidrat alımını azaltmak: Diyet sürecinde genel olarak karbonhidrat alımı kısıtlanmaktadır. Bu diyetisyenlerinde uyguladığı bir yöntemdir. Ancak bazı kişiler tüm karbonhidrat kaynaklarını hayatlarından çıkarmaktadır. Karbonhidrat vücudun enerji kaynakları arasında ilk sırada yer alır. Yetersiz karbonhidrat ile beslenmek kas depolarının boşalmasına ve kas kayıplarına neden olmaktadır. Her bir bireyin günlük alması gereken bir karbonhidrat miktarı bulunur. Karbonhidratı komple hayattan çıkarmak yerine sağlıklı karbonhidratlar ile değişim yapılması daha doğru bir uygulamadır.
- Mucize besinlere inanmak: İnternet üzerinde mucizevi formül adı altında kilo verdirdiğini iddia eden besinler bulunmaktadır. Maalesef ki hiçbir besinin kilo verme üzerinde mucizevi bir etkisi yoktur. Yeşil çay gibi besinler ödem atımını desteklediği ve metabolizmayı hızlandırdığı için kilo kaybını desteklemektedir. Yoğurt da bu popüler gıdalardan biri olup asıl etkisi tok kalma süresini uzatmasıdır. Uzun süreli tok kalmayı sağlaması ile kişilerin açlık kontrolü sağlamasını destekler. Böylece öğünlerde porsiyon kontrolü daha rahat sağlanır.
- Su tüketiminin ihmal edilmesi: Hayatın her anında olduğu gibi diyet sürecinde de su tüketimi son derece önemlidir. Diyet sırasında yakılan yağların vücuttan atılabilmesi için su içilmelidir. Bu sayede ter veya idrar olarak kırılan yağların vücuttan atılması sağlanır. Su tüketiminin eksik olması halinde ise vücutta ödem oluşumu görülmektedir. Su tüketim miktarının az olması halinde metabolizma hızının yavaşladığını gösteren çalışmalar bulunmaktadır.
Vücut Kilo Vermeye Ne Zaman Başlar?
Vücudun kilo vermesinin altında gizli bir matematiksel işlem bulunur. Bir kilo 7000 kilo kalori enerji değerine sahiptir. 1 kilonun alınabilmesi için vücudun yaktığından 7000 kalorili daha fazla enerji alınması gerekir. Kilo verilmesi için ise 7000 kalorilik bir enerji açığı oluşturulması gerekir. Diyete başlanmasıyla birlikte vücutta kalori açığı yaratılmaya başlanır. Bununla birlikte kişiler günde farklı gramlarda kilo vermeye başlar. Haftada bir tartılmak bu açıdan önerilmektedir. Bir hafta sonundaki toplam değişimi görmek daha yüksek motivasyon sağlamaktadır. Kişilerin günde 50- 100 gram kaybettiğini görmesi mutsuz edici olabilmektedir. Kalori açığı yaratılması ve buna bağlı olarak kilo kaybedilmesi bir süreç işidir.
Beslenme şekline bağlı olarak kişilerde ödem tutumu oluşabilir. Sağlıklı beslenmeye geçiş ile daha az tuzlu ve şekerli gıda tüketimi başlar. Bu durum vücudun daha az ödem tutmasını sağlar. Böylece kişilerde ödem atımına bağlı olarak da zayıflama ve hafifleme görülür. Ödem atımı tartı ölçümünde direkt olarak bir değişim yaratır.
Diyet Yaparken Kas Kaybı Belirtileri Nelerdir?
Diyet yaparken yetersiz miktarda protein ile beslenmek veya çok düşük oranlarda karbonhidrat almak kas kaybına neden olabilmektedir. Verilmesi gereken kilo miktarı yüksek olan kişilerde diyet sürecinde mutlaka ki kas kaybı görülmektedir. Bu durum endişe duyulmaması gereken bir durumdur. Haftalık değişimler sonucunda kas kütlesinde tekrar artış sağlanabilir ve yağ kaybı devam edebilir. Kas kaybında kişiler tartı üzerinde kilo kaybı oluşumu görür ancak aynaya bakıldığında yağlı bölgelerde bir azalış olmadığı gözlemlenir. Kol ve bacaklarda incelmeler görülebilir ancak yağ dokusunda yine bir azalış görülmemektedir.
Kas kaybının ciddi olması halinde kişilerde halsizlik ve egzersiz performanslarında düşüşler görülmeye başlanır. Bu noktada yapılan direkt bırakılmalı bir diyetisyen desteğine başvurulmalıdır. Metabolizma hızı yavaşlayacağı için bazı kişilerde kilo verme durabilir ve yağ kütlesinde artışlar görülebilir.
Yağdan Kilo Vermenin Belirtileri Nelerdir?
Sağlıklı bir diyetin ana hedefi kas kütlesini arttırıp yağ kaybetmektir. Yağ kaybı ve kas artışı ile vücudun metabolizması hızlanır. Yağ kaybında vücutta gözle görülür değişimler oluşur. Kişiler yağlanma olan bölgelerde incelme hisseder. Diyetin başında bel, kalça ve kol çevresinden mezura ile ölçüm alınması önerilir. Bu sayede diyet sürecindeki değişimler cm cinsinden de izlenebilir. Yağ dokusunun kaybedilmesi ile bölgelerde incelme görülür ve kas belirginleşmeleri gözlemlenebilir.
Bazı kişilerde metabolizma hızının artmasına bağlı olarak daha çok terleme oluşabilir. Kişiler kendilerini daha dinç ve zinde hisseder. Egzersiz sırasında veya günlük hayatta gerçekleştirilen fiziksel aktivitelerde daha az yorulur.
Kişilerin yağdan kaybetmesiyle kıyafet bedenlerinde küçülmeler görülür. Daha önce dar gelen kıyafetler daha rahat giyilir. Kişi kendini hem bedenen hem de ruhen daha iyi hisseder.
Diyet Yaparken Neden Gaz Olur?
Diyet yaparken başlangıç döneminde kişilerde bazı semptomlar görülebilmektedir. Bu semptomlar genellikle sindirim sistemiyle ilgilidir. Bazı kişilerde kabızlık ve gaz oluşumu oluşabildiği gibi ishal problemi yaşayan kişiler de olmaktadır. Kabızlık sorunun altında öncesinde tüketilen yüksek yağ miktarına alışan sindirim sisteminin diyet ile kısıtlanan yağ miktarından etkilendiği görülebilmektedir. Bu durum kabızlık oluşumuna neden olabilmektedir. Kabızlık problemine bağlı olarak bağırsaklar boşaltım yapamadığı için gaz oluşumu da görülebilmektedir.
Kişilerde sadece gaz olmasının altında birkaç farklı neden yer alabilir. Bunlardan ilki tüketilen çiğ sebze miktarıdır. Özellikle, yeşil yapraklı sebzelerin çiğ tüketilmesi lifli yapıları nedeniyle gaz oluşumuna sebep olabilmektedir. Normalde günlük beslenmesinde çok az miktarda sebze tüketen kişilerin porsiyonlarını arttırması gaz oluşumunun artmasına neden olur.
Bir diğer gaz oluşumu etkeni ise süt ürünleri olabilir. Normalde süt ürünleri tüketmeyen kişilerin diyetle süt ürünlerine başlaması içerisindeki laktozdan dolayı kişilerde şişkinlik yaratabilmektedir. Bu noktada süt ürünlerinin laktozsuz formları tercih edilmelidir.
Sıkça görülen son etken ise kurubaklagillerdir. Kurubaklagillerin lifli yapısı, bağırsaklar tarafından yavaş sindirilir. Bu durum tokluk hissi yarattığı gibi gaz oluşumuna da neden olabilmektedir.
Tüm gaz semptomları vücudun bu besinlere alışmasıyla azalabildiği gibi rezene çayı veya anason gibi çaylar ile gaz semptomlarının giderilmesi desteklenebilir. IBS gibi sağlık problemlerine sahip olan kişilerde bu gıdaların hepsi aynı anda eklenmemelidir.
Bizimle İletişime Geçin!
Sizlere daha fazla bilgi verebilmek için bizimle iletişime geçin.
Teşvikiye Mh. Sezai Selek Sk.
Tayman Ap. No:16 D:7 Şişli,İstanbul,TR