Whatsapp

Gizli Şeker (Prediyabet) Nedir?

Anasayfa » Blog » Gizli Şeker (Prediyabet) Nedir?

Halk arasında çok sık kullanılan tabirlerden biri olan gizli şeker tıp dilinde prediyabet olarak adlandırılır. Türkiye’de her 3 kişiden 1’i gizli şeker sorunu ile karşı karşıyadır. Gizli şeker terimi tıpta kan şekerinin olması gerekenden yüksek ancak hastanın şeker hastası kabul edilecek seviyede olmadığı durumlarda kullanılan bir terimdir. Açlık tokluk kan şekeri testlerinde çıkan sonuçlar normal aralıktan daha yüksektir. Gizli şeker hastaları diyabet hastası değildir. Ancak prediyabetli bireylerin beslenme ve yaşamsal değişikliklere yönelik adımlar atması gerekir. Aksi takdirde gizli şeker problemi ilerleyerek tip 2 diyabet gelişimine neden olabilir.

Gizli Şeker Nedir?

Gizli şeker terimi tip 2 diyabetin erken aşamalarında kan şekerinin normal aralıkların biraz üstünde olduğu ancak insülin direncinin başladığı dönemi ifade etmek için kullanılan bir terimdir. Halk arasında gizli şeker olarak adlandırılan bu tabir tıp dünyasında prediyabet olarak adlandırılır. İnsülin direncinin kırılmaması ve prediyabet durumunun devam etmesi halinde kişilerde tip 2 diyabet başlangıcı görülmesi yüksek bir orana sahiptir. Prediyabet olan bireylerde genellikle herhangi bir semptom gelişmez ancak kan şekeri düzeyleri normalden daha yüksek olmaya başlar. Gizli şekerin erken teşhisi son derece önemli olup erken müdahale ve tedaviyle önüne geçilmesi gereken bir durumdur.  Tip 2 diyabet gelişmesi halinde bireyleri daha zorlu bir süreç bekleyebilir.

Gizli Şeker Belirtileri Nelerdir?

Gizli şeker tanısı genel kan tahlilleri sırasında bakılan açlık tokluk kan testlerine göre konulabilir. Ancak bazı hastalarda kan değerleri diyabet tanısı konulacak düzeyde olmasa bile gizli şeker de çeşitli belirtiler açığa çıkarabilir. Bu belirtilerin arasında yaygın olarak sık sık acıkma ve hızlı yemek yeme ihtiyacı yer alır. Bu gibi durumların haricinde ise gizli şekerin belirtileri aşağıdaki şekilde sıralanabilir.

  • Vücut ağırlığında artış
  • Porsiyon kontrolünü kaybetme
  • Kan basıncında yükseliş
  • Ani sinir ve öfke atakları
  • Kolesterol seviyelerinde yükselme
  • Odaklanmada zorluk
  • Uykuda zorluk
  • Bulanık görme gibi görüş bozuklukları
  • Normalden fazla su tüketimi
  • Cilt renginde koyulaşmalar 

Gizli Şekerin Nedenleri Nedir?

Gizli şeker gelişmesi nedenleri ile tip 2 diyabete neden olabilecek faktörlerin yakından ilişkisi olduğu bilinir. Gizli şekerin gelişme nedenleri arasında ilk sırada insülin direnci yer alır. İnsülin direnci hücrelerin insüline karşı duyarsız hale gelmesi anlamını taşır. İnsülin direnci gelişen bireylerde kan şekeri seviyelerinde yükselme gözlemlenir ve bu durum gizli şekerin gelişimine katkıda bulunur. İnsülin direnci, yaşam şekli, beslenme şekli ve genetik faktörlerden kaynaklı olarak gelişebilir.

Gizli şekere neden olabilecek en büyük risk faktörlerinden biri diğeri ise obezitedir. Fazla vücut yağı yine insülin direncine katkı sağlayarak gizli şeker gelişmesine neden olabilir. Özellikle karın bölgesinde biriken yağlar insülin direnci gelişme oranını artırabilir.

Yaşlanma süreciyle birlikte vücudun insüline karşı tepkisi azalabilir ve yine insülin direnci gelişebilir. Bu durumda prediyabet gelişmesine neden olabilir. Aile geçmişinde insülin direnci veya tip 2 diyabet öyküsü olan bireylerin çocuklarında da insülin direnci gelişimi ve bununla beraber gizli şeker gelişimi gözlemleme oranı yüksektir. İnsülin direncini tetikleyen hareketsiz yaşam tarzı ve sağlıklı beslenme alışkanlıklarından yoksun bir beslenme programı uygulanması da yine insülin direncini tetikleyerek gizli şekere neden olabilir.

  Vücut Tipleri

Gizli Şeker Kimlerde Görülür?

Gizli şeker her cinsiyette görülebilen ve her yaş grubunu etkileyen bir sağlık durumudur. Ancak çeşitli risk faktörleri nedeniyle bazı bireylerde gizli şeker gelişme oranı daha yüksektir. Öncelikle obeziteye eğilimli olan kişilerde prediyabet gelişime oranı yüksektir. Karın bölgesindeki yağ birikimi insülin direncini artırarak gizli şekerin gelişimine katkıda bulunabilir. Aile geçmişinde tip 2 diyabet veya prediyabet öyküsü olanlarda da genetik faktörler nedeniyle gizli şeker gelişebilir. Yaşlı bireylerde genç bireylere göre insülin direnci geliştirme oranı daha yüksektir. Hareketsiz yaşam tarzı, sağlıklı beslenme alışkanlıkları ve gebelik döneminde gestasyonel diyabet öyküsü olanlarda gizli şeker görülme oranı daha yüksektir.

Gizli Şeker ile Normal Şeker Arasındaki Fark Nedir?

Gizli şeker prediyabet olarak adlandırılırken normal şeker ise kan seviyelerindeki normal kan şekerini temsil eder. Kan şekeri seviyelerinin normal kan şekeri düzeylerinde olması halinde kan şekeri seviyelerinin 100 mg/dl altında olması gerekir. Gizli şekerde ise bu değer 100 ve 125 mg/dl aralığındadır. Gizli şekerde açlık kan şekeri düzeyi normalden yüksektir ancak tip 2 diyabet için tanı kriterlerini karşılayacak kadar da yüksek değildir.

Normal şekerde genellikle semptomlar yoktur. Gizli şeker gelişmesi halinde yine semptomlar hissedilmeyebilir ancak gizli şekerin ilerlemesi durumunda tip 2 diyabet başlayabileceğinden bu noktada semptom gözlemlenmeye de başlanabilir. Normal kan şekeri, kan şekeri testi sonuçlarına bakılarak belirlenebilir ancak gizli şeker tanısı konulabilmesi için genellikle açlık kan şekeri testi uygulanır.

Normal şeker değerlerine sahip olan bireylerde diyabet geliştirme riski oldukça düşüktür ancak prediyabet olan bireylerde tip 2 diyabet geliştirme riski daha yüksektir. 

Bireyin kan şekeri değerlerinin normal aralıklarda olması halinde herhangi bir tedavi veya önlem almasını gerektiren ekstra bir durum yoktur. Gizli şeker durumu gelişmesi halinde ise en kısa süre içerisinde yaşam tarzı değişiklikleri yapılmalıdır. Beslenme planları düzenlenmeli, fiziksel aktivite oranı artırılmalı, kişinin kilo kontrolü ve stres yönetimi sağlanmalıdır. Böylece insülin direnci gelişimi önlenebilir ve prediyabetin gerilemesi sağlanabilir.

Gizli Şeker Nasıl Teşhis Edilir?

Şeker hastası tanısı konulması için kullanılan yöntemlerin her biri gizli şeker tanısı konulmasında da kullanılabilir. Yapılacak olan kan tahlilleri ile açlık tokluk kan şekeri, 3 aylık kan şekeri değeri (HbA1c) değerleri incelenebilir. En yaygın bakılan parametre genellikle açlık kan şekeri testidir. Alınan kan örneğinde sağlıklı bireydeki açlık kan şekerinin 100 mg/dl altında olması gerekir. Oral glikoz tolerans testi (OGTT) de teşhis koyma adına uygulanabilir. OGTT, bir sıvının içilmesi ardından 2 saat sonra şeker ölçümü yapılmasıdır. Benzer bir şekilde HbA1c testi de uygulanabilir. 

Değerlerin normal aralıklardan yüksek, diyabet tanısı değerlerinden düşük olması halinde ise gizli şeker tanısı konulur. 

Gizli Şeker Nasıl Ölçülür?

Gizli şeker yapılacak olan kan tahlilleri ile ölçülür. Açlık kan şekeri, oral glukoz tolerans testi ve HbA1c testleri gizli şekerin olup olmadığını gösterecek verilere ulaşılmasını sağlar. Sağlıklı bir bireyde açlık kan şekeri 70 ila 100 mg/dl arasındadır. Şeker hastalığı tanısı konulabilmesi için bu değerin 125 mg/dl üzerinde olması ve tokluk kan şekerinin 200 mg/dl üzerinde olması gerekir. HbA1c değeri ise 6.5 mmol/L üzerinde olur. Gizli şeker durumunda ise açlık kan şekeri 100 ile 124 mg/dl arasındadır. Tokluk kan şekeri değerleri 140 ile 199 v arasında değişirken HbA1c değeri ise 5,5 ila 6,4 mmol/L aralığında olabilir.

 

Gizli Şeker Komplikasyonları Nelerdir?

Gizli şeker tedavi edilmediği veya kontrol altına alınmadığı zamanlarda ilerleyebilir ve çeşitli komplikasyonlara neden olabilir. Gizli şeker nedeniyle gelişebilecek en yaygın komplikasyon tip 2 diyabettir. Gizli şeker tip 2 diyabetin erken bir aşaması olarak düşünülebilir. Kontrol altına alınmadığı takdirde kişiler sürekli olarak yüksek kan şekeri seviyelerine sahip olarak tip 2 diyabet hastası olabilirler.

Yüksek kan şekeri seviyeleri kalp hastalığı riskini artırabilir. Gizli şekeri olan bireylerde kalp hastalığı gelişme riski sağlıklı kan şekeri değerlerine sahip bireylere göre daha yüksektir. Kalp sağlığı olduğu kadar damar sağlığına da zarar verebilen bu durum nedeniyle inme gelişme riski artabilir.

Kan şekeri seviyelerinin uzun süre boyunca yüksek kalması böbreklerde hasara neden olabilir ve böbrek hastalığı riskini artırabilir. Benzer bir şekilde kronik yüksek kan şekeri seviyeleri sinir hasarına neden olabilir. Bu durum nöropati olarak adlandırılarak ellerde veya ayaklarda karıncalanma, uyuşma ağrı veya his kaybı gibi semptomlara neden olabilir. Yüksek şeker göz sağlığını da olumsuz yönde etkileyebilme kapasitesine sahiptir. Bu durum ise retinopati olarak adlandırılır ve gözlerde kalıcı hasara neden olabilir.

Gizli şeker komplikasyonları tedavi ve yaşam tarzı değişiklikleriyle önlenebilir veya komplikasyonların ciddi seviyelere ulaşması durdurulabilir.

Gizli Şeker Nasıl Tedavi Edilir?

Gizli şeker tedavisinde amaç kan şekerinin normal aralıklarda tutmak ve tip 2 diyabetin gelişmesini önlemektir. Bu noktada gerek tıbbi gerekse yapılacak olan yaşamsal değişiklikler ile tip 2 diyabetin gelişmesinin önüne geçilebilir. Sağlıklı bir beslenme planı uygulanarak kan şekeri seviyelerinin normal aralıklarda olması ve kişinin fazla kilolarından kurtulması sağlanabilir dengeli bir diyet ile kan şekeri düzeyleri dengelenebilir ve kilo kontrolü sağlanabilir. Bu noktada kişiler düşük glisemik indeksli yiyecekler tüketebilir, lifli gıdalara yönelebilir ve rafine şekerden uzak durabilir.

Fiziksel aktivite insülin etkinliğini artırır ve kilo kontrolüne yardımcı olur. Her 2 durum da beraberinde kan şekeri seviyelerini düzenleyerek prediyabetin tedavi edilebilmesini destekler.

Obezite ve gizli şeker arasında yakın bir ilişki vardır. Kilo verme gizli şekerin tedavisinde önemli bir role sahiptir. Sağlıklı bir kilo aralığına ulaşmak ve kilo kaybetmek insülin duyarlılığını artırır ve kan şekerinin kontrolünü iyileştirir. Gizli şekerin yüksek derecelere ulaşması halinde doktor ilaç tedavisine başlayabilir. Genellikle insülin direncini kırmaya yönelik kullanılan ilaçlarda pankreasın daha fazla insülin üretmesi teşvik edilebilir. İlaç tedavisi tamamıyla kişiye özel planlanan bir tedavidir.

Bireyin sigara ve alkol tüketimi söz konusu ise her iki alışkanlıktan da uzak durması önerilir.

Yapılan yaşam değişiklikleriyle beraber düzenli olarak takip ve kontrol altında tutulmakta son derece önemlidir. Doktorun önerdiği sıklıklarda kontrole gitmek ve kan şekeri düzeylerinin incelenmesi gizli şeker tedavisinde önemli bir role sahiptir.

Gizli Şeker Kaç Olmalı?

Gizli şeker kan şekeri seviyelerinin normal aralıklardan daha yüksek olması ama tip 2 diyabet teşhis alacak kadar da yüksek olmadığı durumlarda devreye giren bir kavramdır. Bireyde gizli şeker gelişimi söz konusu ise kan değerleri aşağıdaki aralıklardadır.

  • Açlık kan şekeri 100 ve 124 mg/dl 
  • Tokluk kan şekeri 140 ila 199 mg/dl 
  • HbA1c değeri ise 5,5 ile 6,4 mmol/L 
  Raşitizm Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Gizli Şeker Tehlikeli Mi? Zararları Nelerdir?

Gizli şeker önlenememesi ve ilerlemesi halinde tip 2 diyabete neden olabilecek bir sağlık problemidir. Yüksek kan şekeri seviyeleri ilerlemesiyle beraber başta kalp damar sağlığı olmak üzere vücudun birçok sistemine zarar verebilir. Göz sağlığı, böbrek sağlığı ve sinir hücreleri kan şekerinin yüksek olmasından olumsuz yönde etkilenerek kalıcı hasarlara uğrayabilir. Gizli şekerin tedavi edilmeyip tip 2 diyabete evrilmesi halinde, vücuttaki metabolik sendromlar da artabileceğinden bu durum uzun vadede kişinin yaşamını tehdit edecek bir noktaya ulaşabilir.

Gizli Şekere Ne İyi Gelir?

Gizli şekerin ilerlemesini önlemede yapılacak olan yaşamsal değişiklikler son derece önemlidir. Fazla kilolu bireylerin sağlıklı bir beslenme planı uygulayarak kilo kaybetmesi ve kilo kontrolü sağlaması, sigara ve alkol kullanımından uzak durması, glisemik indeksi yüksek ve rafine şeker içeren gıdalar yerine sağlıklı karbonhidrat kaynaklarına yönelmesi gizli şekere iyi gelebilecek maddeler arasındadır. Bunun yanı sıra ilaç tedavisine ihtiyaç duyulan dönemlerde ve durumlarda tedavi aksatılmamalı ve doktorun önerileri kapsamında uygun ilaçlar kullanılmalıdır.

Gizli Şeker Gebeliğe Engel Mi?

Gizli şeker gebelik için bir engel olarak düşünülmez. Ancak anne adayının gizli şekeri olması halinde gebelik sırasında gestasyonel diyabet gelişme riski daha yüksek olabilir. Gestasyonel diyabet gebelik sırasında ortaya çıkan geçici bir diyabet türüdür ve genellikle gebeliğin sonuna doğru kendiliğinden geçer. Ancak gestasyonel diyabet hamilelik sırasında hem annenin hem de bebeğin sağlığı üzerinde olumsuz etkilere sahip olabilir.

Gizli Şeker Hastaları Nasıl Beslenmeli?

Gizli şeker hastalarının prediyabet gelişimini durdurmak ve kan şekeri seviyelerini sağlıklı aralıklarda tutması için beslenme alışkanlıklarında bazı değişiklikler yaratması gerekir. Sağlıklı bir beslenme planı uygulanması ile kan şekeri düzeylerinin kontrol altında tutulması desteklenebilir. Bu noktada beslenmeye yönelik bazı öneriler sunulabilir.

Gizli şeker hastaları karbonhidratları doğru bir şekilde seçmelidir. Rafine şeker içeren ve yüksek glisemik indeksli hızlı sindirilen karbonhidratlar yerine kompleks karbonhidrat kaynakları tüketilmelidir. Bu noktada beyaz un ile yapılmış hamur işleri yerine tam tahıllı unlar kullanarak hazırlanan karbonhidratlar, sebzeler, meyveler ve kuru baklagiller tüketilebilir. Meyve tercihlerinde karpuz, kavun, dut veya kuru meyveler gibi yüksek glisemik indeksli meyveler yerine çilek, kayısı, şeftali, elma gibi daha düşük glisemik indeksli meyvelere yönelinebilir.

Günlük beslenmede yeteri kadar lif alınması oldukça önemlidir. Lifli gıdalar sindirimi yavaşlatarak kan şekerinin daha yavaş yükselmesini sağlar. Lifli gıdalara örnek olarak; tam tahıllar, sebzeler, meyveler, kuru baklagiller, yulaf ve kahverengi pirinç gibi gıdalar sıralanabilir.

Prediyabeti olan bireylerin dengeli bir beslenmeye sahip olması ve tükettikleri günlük protein miktarı büyük bir öneme sahiptir. Protein kaynakları hem tokluk süresini uzatarak hem de vücuttaki genel işleyişin sürdürülmesi için son derece önemlidir. Bu noktada bireyler; tavuk, hindi, balık, yumurta ve bakliyatlar gibi sağlıklı protein kaynaklarına yönelebilir.

Prediyabet olan bireylerin tükettiği yağ çeşidi de son derece önemlidir. Kalp damar sağlığının desteklenmesi gereken bu süreç içerisinde kişiler doymuş yağ ve trans yağ yerine, zeytinyağı, avokado ve fındık yağı gibi bitkisel yağlara yönelebilir.

Prediyabet olan bireylerde fazla kilo söz konusu ise sağlıklı bir diyet listesi uygulanırken kilo kontrolünün sağlanması ve fazla kilolardan kurtulunması gerekir. Bu noktada doğru porsiyonlar ile beslenmek ve doğru gıdaları tercih etmek son derece önemlidir. Prediyabete sahip bireylerin beslenmesinde sağlıklı ve profesyonel bir süreç işleyebilmesi adına kişiler bir diyetisyenden destek alabilir.

Mücteba Gündüz

İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Genel Cerrahi AD

Yazı Sayısı: 343

Profili Gör
Mücteba Gündüz
Mücteba Gündüz

İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Genel Cerrahi AD

Articles: 343

Bizimle İletişime Geçin!

Sizlere daha fazla bilgi verebilmek için bizimle iletişime geçin.

Teşvikiye Mh. Sezai Selek Sk.

Tayman Ap. No:16 D:7 Şişli,İstanbul,TR