Kendinize Uygun Zayıflama Yöntemine Nasıl Karar Vermelisiniz?

Her bünye birbirinden farklıdır. Bu farklılık kişinin cinsiyetinden, yaşından, bulunduğu coğrafyadan, yaşam şeklinden ve sağlık durumundan kaynaklanır. Kişilerin kas ve yağ kütlesi dağılımlarına göre metabolizma hızı değişkenlik gösterir. Tiroit hastalıkları gibi metabolizma hızı üzerinde etkili olan hastalıklardan bir veya birkaçına sahip olmak da yine metabolizma hızını etkiler. Bir kişinin zayıflayabilmesinde metabolizma hızı büyük önem taşır. Bahsedilen farklılıklar hız üzerinde direkt etkilidir. İki kişi aynı anda, aynı diyeti uygulamaya başladığında verdikleri kilo birbirinden farklı olabilir. Bu durumun açıklaması da yine metabolizma hızına bağlıdır. 

Her bir bireyin bünyesinin farklı olması, vücutlarının ihtiyaçlarını da değiştirir. Kişilerin, günlük alması gereken enerji miktarı, bu enerjinin besinlere dağılımı birbirinden farklıdır. Örneğin; ergenlik çağındaki bir birey yetişkinlik dönemindeki bir kişiye göre daha fazla protein ve daha fazla enerji alma ihtiyacı duyar. Büyüme ve gelişme çağında metabolizma hızı daha hızlıdır. Bir diğer örnek ise aynı kişi üzerinden verilebilir. Bir kadının menopoz dönemi öncesinde daha yüksek oranda östrojene sahiptir. Menopoz ardından östrojen düşüşü beraberinde metabolizma hızının yavaşlamasına ve kilo almaya eğilim olmasına neden olur. Verilen örnekler gibi binlerce farklı örnek sıralanabilir.

Bu örneklerden bir başlık çıkarılmalıdır. Bir kişi zayıflamak istiyorsa mevcut sağlık durumuna ve yaşam şekline olabildiğince uygun bir diyet uygulamadır. Sağlık problemleri olması halinde bu problemler doğrultusunda bir diyet süreci planlanmalıdır. Kalıplaşmış fikirlere kapılmadan kişi kendine yönelik bir diyet uygulamalıdır.

Her Kişi Her Şeyi Yemek Zorunda Değildir

Diyet kişiye özel olmalıdır. Bu sadece kişinin günlük alması gereken enerji doğrultusunda değil kişinin tüketebildiği gıdalara yönelik de söylenen bir sözdür. Bir kişinin çölyak hastası veya gluten intoleransı olması halinde bu kişi glutensiz bir diyet uygulamadır. Bir kişi diyetinde rahatlıkla ekmek tüketirken, çölyaklı kişiler glutensiz ekmek tüketebilir. 

Süt ürünlerine karşı gösterilen intoleranslar da her geçen gün artar. Bazı kişilerde süt tüketimi ardından ciddi bir şişkinlik, mide de kramp veya ishal oluşumu görülebilir. Bu durum süt ürünleri içerisinde bulunan laktoz intoleransının habercisi olabilir. Bu durum da beraberinde süt ürünlerine karşı daha özenli davranmayı getirir. Bir kişi diyetinde rahatlıkla süt ürünleri tüketirken, diğer kişinin laktozsuz süt ürünleri tercih etmesi gerekebilir. Kişinin semptomları ileri derecede ise süt ürünleri dönemsel olarak beslenmeden komple çıkarılabilir. 

Bu örnekler göz önünde bulundurularak kişiler besin tüketimlerini gözlemlemelidir. Yedikten sonra hassasiyet hissettikleri besinleri daha küçük porsiyonlarda tüketmeli veya diyetlerinden çıkarmalıdır. Daha doğru bir ilerleme için ise diyetisyenden destek alınmalıdır. 

Diyette Aç Kalmak Zorunlu Bir Davranış Değildir

Her dönem farklı bir diyet yöntemi popüler hale geliyor. Bazı diyetler yoğun protein tüketimini beraberinde getirirken bazıları ise uzun süreli açlıkları barındırır. Zayıflama diyetleri denildiğinde kişilerin aklına direkt olarak aç kalmak gelebilir. Ancak bunun her zaman için doğru bir tutum olmadığı bilinmelidir. Aralıklı oruç gibi 16 saat açlık 8 saat tokluk ilkesine dayanan diyetler her kişi için sürdürülebilir olmayabilir. Özellikle, önünde büyük bir kilo kaybı hedefi olan kişiler için zorlu bir başlangıç olabilir. Bu gibi durumlarda az az sık sık beslenilen diyet modelleri de takip edilebilir. Önemli olan öğün düzeni ve öğünlerde tüketilen besin çeşitleridir. Doğru kalori ve ihtiyaç duyulan besinler ile sağlıklı saatlerde az az sık sık beslenme ile de kilo verilebilir.

Yüksek Miktarda Protein Tüketmek Her Zaman İyi Bir Şey Değildir

Yukarıda bahsedildiği gibi bazı diyet modelleri yoğun protein tüketimine dayanır. Bu tür diyet modelleri her bir bireyin uygulayabileceği türden diyetler değildir. Kişilerin yüksek kolesterole sahip veya kanlarında yüksek oranda ürik asit miktarı olması halinde proteinden zengin diyetler çeşitli sağlık problemlerine sebebiyet verebilir. Bundan dolayı zayıflama diyetlerinde kişinin günlük alması gereken protein ihtiyacı, sağlık durumuna göre hesaplanmalıdır. İnternet üzerinden bulunan yüksek protein içerikli diyetler beraberinde sağlık problemleri getirebilir.

Vücudu Dinleyerek İhtiyaçları Öğrenilebilir

Vücutta bulunan sistemler, yenilen besinlere göre farklı reaksiyonlar geliştirilebilir. Bir yemek ardından midede yanma hissi oluşması halinde kişiler o yemek içerisindeki hangi maddenin kendilerini etkilemiş olduğunu düşünebilir. İdrar rengini gözlemleyerek vücudun dehidrede halde olup olmadığı tespit edilebilir. Bir sebze tüketimi ardından direkt olarak ishal olunması halinde besin kaydı tutarak bu semptomun tek seferde mi yoksa o besini her tükettikten sonra mı geliştiğine dikkat edilmelidir. Bu sayede bir diyet listesinde nelerin olup olmaması gerektiğine karar verilebilir. 

Vücut küçük sinyaller veya işaretler ile kendi ile ilgili bilgi verir. Sürekli yorgun hissetmek, kas veya kemiklerde ağrı oluşması, odaklanma problemleri de yine besin yetersizliklerinden kaynaklı oluşabilecek sorunlardır. Bu noktada kan tahlili yaptırarak vücudun mevcuttaki sağlık durumu öğrenilmelidir. Çıkan tahlil sonuçları bir dahiliye veya endekronoloji uzmanı tarafından yorumlanmalıdır. Gerekli durumlarda gıda takviyelerinden destek alınarak, sağlıklı bir diyet planlaması yapılmalıdır. Bu noktada bir diyetisyen desteği almak büyük önem taşır. Diyetisyen, kişinin ihtiyaçları doğrultusunda bir diyet listesi hazırlayarak diyetle kişilerin semptomlarının iyileşmesini destekler. Kişiye uygun zayıflama sürecini planlayarak, sağlıklı ve kolay bir şekilde zayıflamasını sağlar. Kişilerin bir ilaç kullanması halinde ilaç besin etkileşimi göz önünde tutarak bir diyet süreci tasarlar.